Covid-19 Ekonomiye etkileri

Covid-19 Ekonomiye etkileri

Vakıf Katılım

Enflasyon

  • 2020 yılsonu enflasyon tahminimizi %9,6’dan %7,5’e; yıllık ortalama enflasyon tahminimizi de %10,7’den %9,2’ye indirdik.
  • Temel ihtiyaç ürünlerine yönelik öne çekilen talebin yanı sıra toplam talep koşullarında beklediğimiz (ki ilk sinyalleri görülmekte olan) sert daralma ile kur ve petrol fiyatlarına ilişkin yaptığımız güncellemeler tahminimizdeki değişiklikte temel belirleyiciler oldu.
  • Önümüzdeki süreçte kur ve emtia fiyatlarının seyrine ek olarak, toplam talep koşulları, mevsimsel etkiler ile ihracat-ithalat tarafında gözlenecek ivme yeni revize ihtiyacına neden olabilir.
  • Mevcut durumda, yıllık enflasyonun ilk yarı sonuna kadar (muhtemelen Mayıs ayında) tek haneli seviyelere gerilemesi ve yılın geri kalanında tek haneli seviyelerde kalmasını bekliyoruz.


Grafik 17: 2019 – 2020 Enflasyon Görünümü

Kaynak: TÜİK, Gedik Yatırım

Cari Denge

  • 2020 yılı için 14,5 milyar dolar seviyesindeki cari açık tahminimizi 2,4 milyar dolara; -%1,8 seviyesindeki cari denge / GSYH tahminimizi ise -%0,3’e revize ediyoruz.
  • Üretimde ham madde ve enerji ithalatına duyulan ihtiyaç ile talebin ithalatı artırıcı etkisi, iktisadi faaliyetin güçlü seyrettiği dönemlerde dış ticaret açığı ve cari açığı artmasına yol açmakta. Tam tersi, yani yavaşlamanın/daralmanın görüldüğü dönemlerde ise dış ticaret fazlası ve cari fazlaya dönüşmekte.
  • Normal koşullarda, beklediğimiz ekonomik daralmanın etkisiyle, üstelik petrol fiyatları da tarihi düşük seviyelere gerilemişken 2020 yılını cari fazla ile tamamlamamız beklenebilirdi. Ancak;
  • Küresel talep / ticaret / büyüme tarafında beklenen daralmanın (başta en büyük dış ticaret ortağımız olan Avrupa Bölgesi’nde); Türkiye’nin ihracatı-ithalatında da olumsuz etkilere yol açacak olması,
  • Salgının en olumsuz ekonomik etkilerinin, turizmde yüksek sezona karşılık gelmesinin (tarihsel olarak yıllık toplam turizm gelirinin yaklaşık %65’inin elde edildiği 2Ç ve 3Ç döneminde elde ediliyor, 2019 yılı toplam turizm geliri 34,5 milyar) hizmet dengesini baskılayacak olması,
  • Tarihsel olarak petrol fiyatlarında görülen her 10 dolarlık düşüşün cari dengede yaklaşık 5 milyar dolar civarında bir katkı sağladığını hesaplıyor olmakla birlikte; gelirleri büyük ölçüde petrole dayanan ve dış ticarette tedarikçimiz / hedef pazarımız konumda olan ülkelerde görülmesi muhtemel yavaşlama/daralmanın söz konusu katkıyı sınırlama riski, beklediğimiz ekonomik daralmaya karşın, sınırlı da olsa cari açık verileceği (0’a yakın) yönündeki tahminimizin ana gerekçeleri.
  • Özetle, küresel salgının, küresel ve yurtiçi talepte de sert bir düşüşe neden olması beklendiğinden, kurun rekabetçi seviyelerde olmasının kısa vadede anlamlı bir katkı vermesini beklemiyoruz. Dış ticaret dengesinde ihracat kaynaklı görülebilecek olumsuzlukların ithalat üzerinden; hizmet dengesinde turizm kaynaklı oluşması muhtemel olumsuzlukların ise petrol fiyatlarındaki zayıf seyir kaynaklı potansiyel tasarruf ile dengelenmesini bekliyoruz. Türkiye’nin dış ticaret tarafında ürün & tedarik/hedef Pazar tarafında birçok ülkeye kıyasla daha çeşitlilik gösteren bir yapıya sahip olmasını da bir avantaj olarak görmekteyiz. Ayrıca; büyümenin ve dolayısıyla yatırımların negatif olmasını beklememiz nedeniyle dış finansman arayışının çok yüksek olmaması ve 2018-2019 yıllarında gözlenen dengelenme sürecindeki borç azaltma eğiliminin devam etmesi beklenebilir.

Grafik 18: Cari Denge / GSYH

Kaynak: TCMB, Gedik Yatırım

Bütçe

  • 2020 yılı bütçe açığı tahminimizi -144,7 milyar TL’den 205,2 milyar TL’ye (2019: -123,7 milyar TL, 2020 Bütçe Hedefi: -138,9 milyar TL); -%2,9 seviyesindeki bütçe dengesi / GSYH tahminimizi de -%4,5’e revize ediyoruz (2019: -%2,9, 2020 Bütçe Hedefi: -%2,9).
  • Salgının olumsuz etkilerini sınırlamak adına Mart’ta açıklanan Ekonomik İstikrar Kalkanı paketiyle bazı vergi ve prim ödemeleri 3-6 ay ötelenirken, kısa çalışma ödeneği ve ücret teşvikleri açıklandı. Buna ek olarak, özellikle 2. ve 3. çeyrekte görülecek yavaşlama/daralmanın 4. çeyreğe kadar bütçe görünümünü baskılayacağını değerlendiriyoruz. Son çeyrek itibariyle, eğer uzatma olmazsa, ertelenen vergi-prim ödemelerinin başlayacak olması ve salgın sonrası iktisadi faaliyette toparlanmanın bu dönem itibariyle güçlenme olasılığı söz konusu baskının azalmasını sağlayabilir.
  • Salgın hastalık kaynaklı ilk olumsuz etkileri Mart 2020 dönemine ilişkin sonuçlarda görmeye başladık.
  • Hazine nakit dengesi, geçen yılın aynı dönemine göre 25,5 milyar TL artışla 40,4 milyar TL açık verirken; 12 aylık nakit açığı 94,3 milyar TL’den, 119,8 milyar TL’ye ulaştı.
  • Bütçe dengesi, geçen yılın aynı dönemine göre 19,2 milyar TL artışla 43,7 milyar TL açık verirken; 12 aylık bütçe açığı 97,9 milyar TL’den 117,1 milyar TL’ye ulaştı (GSYH’ye oran %2,7)
  • Eylül 2019’da yayınlanan 2020-2022 Orta Vadeli Programı’nda bütçe / GSYH oranın -%3’ü aşmaması ile bütçe disiplininin sürdürüleceği iletişimi yapılmıştı. Bütçe / GSYH oranı 1999-2019 dönemi için ortalama %3,8; 2001 krizi sonrası mali disipline yönelik atılan adımların etkisiyle 2005-2019 dönemi için ortalama %1,8 seviyesinde.
  • İhtiyaç duyulması hâlinde açıklanabilecek yeni teşvik paket/önlemleri bütçe açığını artırıcı etki yapabileceği gibi; küresel çapta salgının olumsuz ekonomik etkilerinin sınırlandırılmasına yönelik olarak alınan likidite önlemleri dikkate alındığında iç ya da dış borçlanmada görülebilecek artışlar bütçe açığını sınırlandırıcı etkide bulunabilir.
  • Yıllar itibariyle Türkiye’nin en güçlü ekonomik metriklerinden olan düşük kamu borçluluğu ve emsal ülkelere göre görece düşük seviyelerde olan bütçe açığı / GSYH oranı, maliye politikası tarafında bu tarz dönemler için manevra alanı oluşturmakta. Ancak, özellikle bütçe tarafındaki manevra alanının 2018 yılı sonrasındaki dengelenme sürecinde bir miktar kullanılmış olmasının durumu hassaslaştırdığını not edelim. Ayrıca, 2009 küresel kriz döneminde büyümenin desteklenebilmesi adına bütçe / GSYH oranını -%5’i aşması; 2010-2011 yıllarında hızlı bir büyümeyle birlikte cari açığın 2011 yılında 74,4 milyar dolara (GSYH’ye oran -%8,9’a) ulaşıp kırılganlığın artmasına neden olduğunu da hatırlatalım.
  • Mevcut koşullar dikkate alındığında bütçe açığında bu yıl özelinde görülecek artış/bozulma eğer geçici nitelikte olur ve/veya görece kabul edilebilir sınırlar içinde kalır ise çok büyük bir sorun yaratmayacağını düşünüyoruz.
  • Grafik 19: Bütçe Dengesi / GSYH

  • Kaynak: HMB, TÜİK, Gedik Yatırım


İşsizlik


• 2019 yılında %13,7 olan, salgın öncesinde 2020 yılı için %11,7 seviyesinde olan 12 aylık ortalama işsizlik oran tahminimizi, %16,2 olarak değiştiriyoruz.

• 2019 yılının ikinci yarısı itibariyle iktisadi faaliyette dengelenmeden toparlanmaya geçiş eğilimi görülmeye başlamış olsa da; işsizlik bu anlamda en gecikmeli olarak toparlanmanın görülmeye başladığı göstergelerdendi. Dolayısıyla, her ne kadar salgın öncesindeki süreçte bir miktar iyileşme görülmüş olsa da, salgın hastalığın, işsizlik oranının tarihsel ortalamaların üzerinde seyretmeyi sürdürdüğü ve bu taraftaki toparlanma eğiliminin çok başlarında ortaya çıktığı söylenebilir.

• Normal koşullarda şubattan yıl ortasına kadar mevsimsel etkilerin işsizliği olumlu yönde etkilemesi beklenirdi. Ancak, özellikle 2Ç ile 3Ç’de beklediğimiz ekonomik daralma, bu dönemde turizm ve ilişkili sektörlerinde yaşanmakta olan zorluklar ile sosyal mesafe tedbirlerinin etkilerinin görülmeye devam edecek olması gibi nedenlerle tarihsel ortalamaların işaret ettiği olumlu mevsimsel etkilerin bu yıl görülmeyebileceğini ya da oldukça sınırlı kalabileceğini düşünüyoruz. İstihdamın korunmasına yönelik, bir kısmı geçici olan, adımların işsizlik oranı üzerinde ne ölçüde etkili olacağını tahmin edebilmenin mevcut aşamada oldukça zor olduğunu da not edelim.

Kaynak: Gedik Yatırım
Hibya Haber Ajansı